Tasarım düşüncesini ifade etme yöntemlerinden biri olan eskiz, mimarlık eğitiminin temeli ve çıkış noktası olarak tasarım sürecinde önemli bir yere sahiptir. Eskiz, mimarlıkta düşüncenin biçime dönüşmesinde temel rol oynayan bir ifade aracıdır. Tasarım sürecinin en erken aşamasından itibaren kullanılan bu yöntem, mimarın zihinsel üretimini görselleştirmesine, sorgulamasına ve geliştirmesine imkan tanır. Eskiz, yalnızca bir çizim tekniği değil; aynı zamanda tasarımın kavramsallaştırılması, eleştirel düşüncenin gelişimi ve yaratıcı çözümlerin ortaya konması sürecinde aktif bir öğrenme pratiğidir. Mimarlık eğitiminde eskiz, öğrencinin mekansal algısını, gözlem yeteneğini ve soyut düşünme becerisini geliştirir. Tasarım düşüncesinin ifade edilmesini sağladığı gibi, öğrencinin kendi dilini oluşturmasına ve tasarım kararlarını daha bilinçli şekilde şekillendirmesine olanak tanır. Bu süreçte yapılan her eskiz, yalnızca bir görsel değil, aynı zamanda mimarın düşünce sürecinin bir parçasıdır. Tasarım sürecinde öğrenme, sadece özgün üretimlerle değil, aynı zamanda mevcut yapılı çevrenin analiz edilmesiyle de pekiştirilir. Bu bağlamda, tarihi ya da çağdaş mimari eserlerin eskiz yoluyla incelenmesi, öğrencilere hem biçimsel hem de yapısal okumalar yapma fırsatı sunar. Gözlem temelli bu üretimler, öğrencinin mimari kurguya dair farkındalığını artırırken; biçim, oran, doku, malzeme ve strüktür gibi temel mimari kavramların daha derinlemesine kavranmasını sağlar. Mimari tasarım sürecinde eskiz, yalnızca bir başlangıç değil; aynı zamanda sürekli dönüşen, gelişen ve derinleşen bir düşünme pratiğidir. Bu nedenle, eğitim yaklaşımımızda eskiz, hem pedagojik bir araç hem de mimari üretimin vazgeçilmez bir bileşeni olarak ele alınmaktadır.