Stresle Başa Çıkma
Stresle başa çıkmak, stresi yok etmek değil, stres etkisini olumlu düzeyde tutabilmeyi öğrenmektir.Stresin şu 5 parçadan oluştuğunu düşünebiliriz: Çevresel faktörler, biyolojik faktörler, duygu, düşünce,davranış.Başa çıkmada bu 5 parçadaki değişikliklerle mümkün olacaktır.
Çevresel Faktörler
Çevremizdeki olumsuz koşulların uzaması yararlı stresi zararlı hale getirebilir. Örn: deprem bölgesinden uzaklaşamamak.Bu nedenle eğer imkan varsa, kısmen bile olsa, çevresel koşullarda yapılacak değişiklikler stresin azalmasında etkili olacaktır. Sosyal kaynaklarımızı kullanmak, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmek, bir gruba ait olmak, destek vermek-almak sağlıklı baş etme yollarıdır.İlkel toplumlarda, depresyon olmamasının nedeni; hareketlilik ve kalabalık yaşayarak izole olmamalarıdır.
Biyolojik Faktörler
Kötü beslenmek, aşırı kafein tüketimi, B-C-D- vitaminlerinin eksikliği sinirsel duyarlılığı artıracaktır. Bu nedenle sağlıklı beslenme konusunda özenli olunması faydalı olacaktır. Spor ve fiziksel aktivitelerin gerginlik ve depresyonu azalttığı bilinmektedir. Ayrıca kendimize uygun gevşeme teknikleri de yararlı olacaktır. Kaliteli ve yeterli uyku da alacağımız biyolojik baş etme adımlarındandır.
Duygu,Düsünce,Davranış Faktörleri
Organlarımızın işlevini biliriz ancak söz konusu duygularımız olunca genellikle uygun kullanamayız.Duygular, aslında bizim ne istediğimizi ve ne istemediğimizi gösteren sinyallerdir. Duygularımız, nasıl bir insan olmak istediğimize ve ideallerimize yön verir. Ancak çoğu zaman «neyi istemediğimiz» kısmıyla ilgili farkındalığımız daha yüksektir.Çünkü insanın tehlikelere odaklanan bir algı sistemi vardır. Dolayısıyla dikkat odağı kendisinde ve çevresinde istemediklerindedir. Bu odağı, biraz uğraşarak ne istemediğimizden, ne istediğimize ve nasıl bir insan olmak istediğimize doğru çevirmemiz gerekir.Bu nedenle duygumuzu fark edip, kabullendikten sonra ilk soracağımız «Ben ne istiyorum?» «Ben nasıl bir insan olmak istiyorum?» soruları olmalıdır.
Duygular ne istediğimizi ve ideallerimizi söylüyorsa; bunu nasıl yapacağımızı söyleyen araçlar da düşüncelerdir.Örneğin; iyi bir insan olmak istiyorum, iş arkadaşlarıma dürüst davranmak istiyorum, anlaşılmak istiyorum… gibi isteklerimizi; tanımlayarak, anlamlandırarak ve tahmin yaparak nasıl yapacağımızı düşünceler gösterir.Ancak düşüncelerimizi çoğu zaman bu amaç için kullanmayız ya da sıklıkla düşünce hataları dediğimiz eğilimlerimizle yorumlar yaparız.Kendi düşüncelerimizi araç olmaktan çıkarıp, yüzde yüz gerçeklik gibi görürsek, doğruluğunu değerlendirme ihtiyacı da hissetmeyiz böylecede bizim yöneticimiz gibi olurlar.Bu durum yaptığımız düşünce hatalarını fark etmemize engel olur ve var olan stresin daha da artmasına sebep olur.Bu nedenle amaç; düşüncelerimizi sorgulayarak daha gerçekçi, daha bütünü görmeye çalışarak, işlevsel düşünmeye çalışmak olmalıdır.
Ne istediğimizi ve nasıl yapacağımızı değerlendirdikten sonra amaç buna yönelik hareket etmek olmalıdır.Hedefimiz istemediklerimizi yok etmek değil, kendi isteklerimize yönelik adım atmak olmalıdır. Kendi kontrolümüzde olmayan bir şeyi hedef olarak koymak yerine daha süreç odaklı adımlar koymak mantıklı olacaktır.Örneğin; terfi almayı amaç yapak yerine basamak basamak çalışmayı hedef koymak gibi.
Kısaca kontrol edemeyeceğimiz alanlarla uğraşmak yerine kontolümüzde olan alanlarda enerjimizi kullamak varolan stresi dengede tutmaya yarayacaktır.