Hristiyanlık tarihinin önemli merkezlerinden biri olarak kabul edilen Lystra Antik Kenti, Konya’nın Meram ilçesindeki tarihi alanda, Üniversitemiz Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Erken Hristiyan ve Bizans Sanatları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İlker Mete Mimiroğlu başkanlığında yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılıyor.
Roma döneminde koloni kenti olarak kurulan, zamanla Hristiyanlık tarihinin en önemli merkezlerinden biri haline gelen Lystra Antik Kenti gün yüzüne çıkıyor.
Konuyla ilgili açıklamalar yapan kazı başkanı Üniversitemiz öğretim üyesi Doç. Dr. İlker Mete Mimiroğlu, “İncil'de adı geçen kent asıl önemini, özellikle Aziz Pavlus'un Anadolu'ya yaptığı yolculukları sırasında üç kez uğramasıyla taşır. Tabi birçok kente uğramıştır Aziz Pavlus ama burada hem bir yatalağı iyileştirmesi hem de başından çeşitli olayların geçmesi Lystra’nın, Hristiyanlığın temellerinin atıldığı Anadolu'da en ünlü kentlerden birisi olarak kabul edilmesine sebep olmuştur” diye konuştu.
Erken Hristiyanlık döneminin önemli merkezleri arasında yer alan Lystra Antik Kenti’ndeki kazılarda, şu ana kadar kilise ve farklı işlevli yapılar tespit edildi. Mimiroğlu konuyla ilgili olarak, “Haçlar tespit ettik. Kefen olduğunu düşündüğümüz tekstil malzeme bulundu Orta Bizans dönemine ait ve belki de en ilgi çekici olan bir rölik araç bulduk. Bu rölik araç açılmamış vaziyetteydi. İçindeki veriler incelenecek” açıklamasında bulundu.
Antik Kent kazısında farklı bilim dallarından da destek alınıyor. Bu kapsamda da Üniversitemiz Harita Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri bölgede haritalandırma çalışması yapıyor. Konu hakkında bilgiler veren Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Savaş Durduran, “Bir takım mekânsal analizler bölge hakkında bize yaşam tarzı, kent modelleri hakkında bilgi oluşturmakta. Burada, esas hedeflediğimiz nokta kent modelini aktif hale getirmek” dedi.
Kazı çalışmaları üç alan üzerinde devam ediyor. Mimari kalıntılarla, kentin tarihi ve önemini ortaya koymak amaçlanıyor.
TRT Haber, Özgür Karaçal ve Hasan Muhammed Ağalar’a teşekkür ederiz.