Üniversitemiz Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı programında konuşan Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Nail Güner, Tıp Fakültesinin 42’nci yılında koşullu akreditasyonunun kabul edildiğini, artık akredite sahibi bir kuruluş olduğunu ifade etti.
Her yıl mart ayının 14’ünde kutlanan, Türkiye’de tıp alanında çalışanların hizmet sorunlarının tartışıldığı ve bilime katkılarının ödüllendirildiği bir anma ve kutlama günü olan 14 Mart Tıp Bayramı, Üniversitemiz Tıp Fakültesi tarafından gerçekleştirilen programla kutlandı.
Üniversitemiz Sağlık Yerleşkesi Prof. Dr. Asım Duman Konferans Salonu’nda düzenlenen programa, Üniversitemiz Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bahadır Feyzioğlu ve Prof. Dr. Ali Kahraman, Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Nail Güner, Üniversitemiz Nezahat Keleşoğlu Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tuğrul Yılmaz, Üniversitemiz Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Rıza Tunçdemir, Üniversitemiz Seydişehir Kamil Akkanat Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Reisli, dekan yardımcıları, öğretim üyeleri, çok sayıda hekim ile aileleri katıldı.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Nail Güner, “Mesleğimize verilen isimlere baktığımızda doktor, hekim, tabip. Doktor, Latincede öğretmen demek. Hekim, Allahutaala’nın ismi celilelerinden El-Hakim’den, tabip ise tıptan türetilmiş. İşin ehli, bir işte usta olma anlamında, tümünü birden değerlendirdiğimizde ise hikmet sahibi, işin ehli, usta ve öğretmen sıfatları çıkıyor. Tek kelime ile büyük bir sorumluluk. 2. Mahmud döneminde kurulan ilk okulun akabinde 14 Mart 1919’da İngiliz kuvvetlerinin İstanbul işgalini protesto etmek amacıyla 3. Sınıf öğrencileri Hikmet Boran önderliğinde büyük bir Türk Bayrağı’nı okula astılar. Tıp Bayramı adı altında başlayan bu hareket, tıbbiyelerin yurt savunma hareketine dönüştü. Sonrasında Hikmet Boran’ın Sivas Kongresi’nde manda ve himayeye karşı yaptığı konuşmanın etkisiyle uzayan manda ve himaye tartışmaları son buldu. Tarihinde modern tıbba ilham veren İbn Sina, Farabi, Biruni gibi birçok hekim barındıran bu necip millet, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın fitilini ateşleyen gencecik hekimlerin omuzlarında yükseldi. Bu vatan için can veren bütün hekimlerin ruhu şad, mekanları cennet olsun” dedi.
Üniversitemiz Tıp Fakültesi Artık Akredite Bir Kuruluş
Ramazan ayının bereketiyle geldiğini ifade eden Prof. Dr. Güner, “Kuruluşumuzun 42’nci yılında 1 Haziran 2025 tarihine kadar koşullu akreditasyonumuz kabul edildi. Hepimiz için hayırlı olsun. Artık akredite bir kuruluşuz. Gözümüz aydın. Emeği geçen eski dekanlarımız Prof. Dr. Metin Doğan ve Prof. Dr. Hamdi Arbağ’a, eğitim sorumlusu ve çok emeği olan Prof. Dr. Serhat Tokgöz’e, Üniversitemiz Akreditasyon Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Reisli’ye, Baş Koordinatörlerimiz Prof. Dr. Hasan Hüseyin Kozak ve Prof. Dr. Hacı Hasan Esen’e, dekan yardımcılarımıza, dönem koordinatörlerine, yardımcılarımıza ve tüm dekanlık personeline şükranlarımı sunuyorum. Son viraja beraber girdik. Bu virajda 14 Mart 1919 ruhu ile hareket eden tüm öğretim üyelerimize, öğrencilerimize, personellerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Bilim dalları ile yaptığımız görüşmelerde ifade ettiğimiz gibi bu son değil bir başlangıç. Artık biliyoruz ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eksiklerimizin çok olduğunu biliyoruz. Bizler çalışıyoruz sizlere inanıyoruz. Şartlı aldığımız akreditasyon belgesini önümüzdeki süreç içerisinde tüm gereklilikleri tamamlayacağımız tam akreditasyona hak kazanacağımız konusunda hiçbir şüphemiz yok” diye konuştu.
Prof. Dr. Bülent Ataş’ın İsmi Yaşatılacak
2023 yılında görevi başında rahatsızlanarak hayatını kaybeden Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Ataş’ın isminin yaşatılacağını aktaran Prof. Dr. Güner, “Geçen yıl mesai saatleri içerisinde aniden kaybettiğimiz hocam, abim, oda komşum Prof. Dr. Bülent Ataş hocamızı da rahmet ve minnetle anıyorum. Fakülte yönetim kurulunda aldığımız karar ile adını sonsuza kadar yaşatabilmek için fakültemiz dönem 1 amfisine adını verdik. Hiç tanımadığı insanların hayatları için kendi hayatlarından, çocuklarından ve ailelerinden vazgeçen, her zaman vicdanıyla, onuruyla ve insan sevgisiyle çalışan tüm hekimlerin, her türlü şartta, baskı ve streste özveriyle hizmet veren tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun” ifadelerini kullandı.
Hekimlik, Profesyonelliği En Kısa Sürede Yakalayan Meslek Gruplarındandır
Tıp bilimi ve doktorluk mesleğinin anlam ve öneminden bahseden Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bahadır Feyzioğlu ise, “Bir meslek düşünün, hekim, doktor, tabip adına ne derseniz, bu meslek, bilim adamı, bilge, filozof, yanlış bilgiye, cehalete ve hastalığa mani olan, sağlığı koruyan, hikmet sahibi, iyileştiren, rahatlatan, öğretmen, işinin ehli ve işinin ustası gibi kifayetlerle tüm insanlığı muhatap alan derin ve geniş bir çerçeve sunsun. Bu çerçeveye birde İslam dünyasının eklediği hekimlik sanatı ifadesi var ki hekimliği yalnız eğitim ile tesis edilen profesyonel bir meslek olmaktan öte sanatkarlar tarafından icra edilen estetik ve letafet taşıyan bir sanat dalı olduğu anlamını da ihtiva etmektedir. Hekimler, hukukçularla birlikte profesyonelliği en kısa sürede yakalayan meslek grubudur. Hekimler, öteden beri tüm toplumların içinde oldukça güçlü meslek grubunu oluştururken, tıbbi bilginin zamanla artması tıbbi egemenliği de beraberinde getirmiştir. Nitekim bilginin önemli bir güç olarak ele alındığı 19. yüzyılın sonları itibariyle toplumdaki hekimin gücü ve nüfuzunun daha belirgin hale gelmesiyle birlikte tıbbın en temel varlık sebebi hekimler ve hekimlerde bulunan özel bilgiler olarak tanımlanmıştır” şeklinde konuştu.
Mesleki Sorunları Çözme Reçetesi Türk Hekimlerin Emanetindedir
Maddi menfaat elde etmenin ‘mesleğin yeni yüzü’ olduğuna yönelik iddiaların kamuoyunu kirlettiğini ifade eden Prof. Dr. Bahadır Feyzioğlu, “Bu yeni konjonktür de, Türk Sağlık Sistemi içinde hekimler, mevcut durumlarını iyi analiz edebilmeli, bir araya gelebilmeli, hekimlik meslek kültürünü oluşturan olguları doğru bir şekilde ele almalı, sağlık yönetimi alanı ve sağlık politikalarına mutlaka yön verebilmeli. Binlerce yıl insanlığın iyiliği, huzuru ve mutluluğu için çalışan, bilgiyi öğreten, uygulayan, bir çok medeniyetin içtimai dinamiklerine yön veren bir mesleğin, bugün nesnel bir çıkmaza sürükleniyor olması üzerinde en çok durulması gereken durumdur. Para ve meslek, şifa ve şiddet ikilemleri arasında sıkışmış bu gündemi düzeltme ve sorunları çözme reçetesi, günlük tartışmalardan ayıklanmış bağımsız vizyoner bir bakış açısıyla, entelektüel istişarelerle, gerçekçi hamlelerle yine Türk hekimlerinin emanetindedir. Ülke, millet ve meslek çıkarlarının kesiştiği bir düzlemde, marjinalleşen değil konun bizzat merkezinde yer alan, nesnel değil öznel bir duruş elzemedir” dedi.
Tüm Şehitlerin Mirası ve Nice Şifa Bekleyen Hastaların Duası
Prof. Dr. Bahadır Feyzioğlu sözlerini şu şekilde bitirdi: “Üniversite olarak bütüncül bir bakış açısıyla insanı, bilimi, meslek onurunu, devletimizin ve milletimizin menfaatlerini merkeze alacak şekilde başta Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu olmak üzere tüm mercilerle somut diyaloğu daha etkin bir biçimde kullanacağımızı ifade etmek isterim. Tıp Fakültemizin akreditasyon müjdesini aldığımız bu güzel günde İbn Sinaların zamanları aşan ilminin vizyonu, başta şehit hekimlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizin mirası ve nice şifa bekleyen hastalarımızın duasıyla 14 Mart Tıp Bayramımızı tebrik ediyorum. Akreditasyon sürecinde ilk günden günümüze kadar emeği geçen tüm idari ve akademik kadromuzu tebrik ediyorum. Yıl içerisindeki bilimsel çalışmaları ile bugün burada ödül alacak olan bilim insanlarımızı, akademik cübbelerini giyecek olan hocalarımızı canı gönülden tebrik ediyorum.“