Üniversitemizde Koronavirüs Bilgilendirme Toplantısı Gerçekleştirildi

10.02.2020
Tıp Fakültesi

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesinde yeni koronavirüs salgınıyla ilgili güncel gelişmelerin paylaşıldığı bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.

Tıp Fakültesi Hastanesi Konferans Salonunda düzenlenen toplantıda ilk olarak kürsüye gelen ve toplantının moderatörlüğünü yapan Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdemir, konu hakkında çok fazla bilgi kirliliği olduğunun altını çizerek, “Koronavirüs, sadece ulusal çapta değil tüm dünyada 2020 yılının ana gündem maddesi olmuştur. Bu tedirginliğin oluşturduğu hareketlilik içerisinde çok fazla bilgi var. Bunlar arasında dolaşımda olan çok fazla yanlış bilgi de var. Özellikle sosyal medyadaki yanlış bilgilerin doğrulardan çok daha hızlı yayıldığı bir sürecin içinde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu konunun, otoriteleri ve bilimsel olarak teyit edilmiş bilgiler üzerinden değerlendirme yapan kişiler tarafından topluma sunulması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahadır Feyzioğlu, koronavirüslerin, dünya genelinde çok fazla sayıda hayvan türünde enfeksiyon yapan oldukça kalabalık bir virüs ailesi olduğunu belirterek, “Sıklıkla değişim gösterebilme kabiliyetine sahip olan koronavirüslerin bazı türleri zaman içerisinde insanlarda enfeksiyon yapabilme kabiliyeti kazanmışlardır. Bu durum hem virüslerdeki değişimin hem de insanların kaynak hayvanlarla olan etkileşiminin kaçınılmaz bir sonucudur. 1964 yılında belirlenen ilk insan koronavirüsü de hayvanlardaki virüsün değişime uğramış hali olarak bunu başarmıştır. İnsanlarda basit üst solunum yolu enfeksiyonu yapan koronavirüs türlerinin sayısı bugün 4’e ulaşmıştır” dedi.

Doç. Dr. Bahadır Feyzioğlu: "Öte yandan yine aynı mekanizmalarla, başka Koronavirus türleri; 2003’te Çin’de SARS, 2012’de Ortadoğuda MERS gibi daha ciddi hastalıkların etkeni olarak karşımıza çıkmıştır. SARS’da Yarasa- Misk kedisi, MERS de ise Yarasa-Deve hayvan kaynaklı geçişler gösterilmiştir. Bu durum, insanların kaynak hayvanların doğal yaşam alanlarına daha fazla girmesinin ve artan temasının doğal sonucu olarak karşımıza çıkmıştır. 2019 yılı sonunda Çin Vuhan merkezli ilk vakanın bildirimiyle beraber tıpkı SARS ve MERS de olduğu gibi normalde yarasalarda bulunan bir koronavirüsün insanları enfekte edebilecek bir dönüşümü başarabildiği ortaya çıkmıştır. İnsanlarda enfeksiyon yapmayı başaran bu yedinci koronavirüs türünün kaynağının yarasalar olduğu genetik analizlerle ortaya çıkmasına rağmen, insanlara aktarımı kısmında ikincil başka omurgalı türlerinin olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Bugün kıtalararası yayılımı başarmış olan virüs, Dünya Sağlık Örgütü güncel verilerine göre yayılım açısından hızlı, ancak enfekte olan kişilerdeki ölüm oranları açısından iyimser bir görünüm sergilemektedir. Virüs yapısal olarak dış ortamda kolay inaktive olan ve rutin temizlik prosedürleriyle kolayca bertaraf edilebilecek özelliktedir” diye konuştu.

Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Erayman ise, an itibariyle 28 ülkede 40 binin üzerinde vakanın tespit edildiğini aktardı. Erayman, “Yüzde 2 ölüm oranıyla seyreden salgında vakaların yüzde 99’u Çin’de bulunuyor.

Ülkemizde şu ana kadar vaka tanımlanmadı. Süreci Sağlık Bakanlığı ve bizler de yakından takip ediyoruz. Hastaların yaklaşık yüzde 85’inde öksürük, ateş belirtileri olurken özellikle 65 yaşından büyükler, bağışıklık sistemi baskılanan veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaç alanlar, gebeler, obezler, kronik akciğer ve kalp hastalığı olanlarda  ağır nefes darlığı ve solunum yetmezliği belirtileri daha çok  ortaya çıkmaktadır. Hastalık insandan insana hapşırma, öksürme, nezle gibi belirtilerle ortaya saçılan sekresyonların diğer insanlara direk ulaşması veya bu sekresyonların çevre yüzeylere yapışması sonucu insanların bu yüzeylere teması ile yayılmaktadır. Hastalığın tanısı, klinik şüphesi olan vakaların solunum yollarından alınan örneklerin referans laboratuvarında doğrulanması ile konulmaktadır” dedi.

Hastalığın tedavisinde henüz etkili spesifik bir ilaç ve hastalıktan korunmak için kullanılabilen bir aşının mevcut olmadığının altını çizen Erayman, “Hastalığın tedavisi, semptomların düzeltilmesine yönelik sağlık bakımıdır. Hastalıktan korunmanın en temel yolları ise; kalabalık ortamlara böyle dönemlerde ihtiyaç yoksa girmemek, solunum yolu enfeksiyonu belirtileri varsa maske takmak, hastalığın yaygın olduğu yere seyahat etmemek, hastalık tanısı olanlarla yakın temas içinde olmamak ve maske takmak, her zaman en temel korunma yolu olan en az 20 saniye bol sabunla eğer sabun o anda mevcut değilse el dezenfektanı ile el yıkamaktır” ifadelerini kullandı.

Paylaş