Türkiye'nin 23'üncü Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, vefatının 11. yılında, Üniversitemizde düzenlenen programla anıldı.
Üniversitemiz ve Erbakan Vakfı’nın birlikte organize ettiği program, Üniversitemiz Ahmet Keleşoğlu Yerleşkesi, Nezahat Keleşoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda ilk olarak konuşan Rektörümüz Prof. Dr. Cem Zorlu, Necmettin Erbakan’ın adını taşıyan Üniversitemizde rektör olmaktan büyük gurur duyduğunu belirterek, “Merhum Erbakan aslında bir bilim adamı olarak yola çıktı, ancak şartlar gereği, devletin ve milletin bekası için idealleri uğruna hocalığında yapamadığı önemli işleri yerine getirmek için siyasete girdi. Necmettin Erbakan adını taşıyan bir üniversiteye rektörlük yapmak benim için büyük bir onur ve gurur kaynağı... Bunun için de büyük bir sorumluluk taşıdığımızın farkındayız. Hatta kendimize hedefler, idealler koyuyoruz; hocamızın adını taşıyan üniversitemizin Türkiye ve dünyada en iyi noktalara gelmesi için çabalıyoruz. Birkaç hafta önce yayınlanan dünya genç üniversiteler sıralamasında devlet üniversiteleri içerisinde Türkiye’de 9. sırada, dünyada 400 bandında yer aldık hamdolsun. Daha ötesine taşıyacağız. Hocamızın ismine bu kadar hizmet bile bizim için büyük şeref. Siyaset muhalifi de çok olan bir noktadır. Vefat ettikten sonra da sizi yine muhalifiniz sevmez. Ama vefat ettikten sonra herkes tarafından sevilen tek siyasetçi herhalde dünyada Necmettin Erbakan’dır. Rahmetle, minnetle anıyorum” dedi.
Erbakan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fatih Erbakan ise, “Bugün kendi ismini taşıyan Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde vefatının 11. sene-i devriyesinde gerçek bir dava, devlet adamı, örnek bir bilim adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mızı anıyoruz, hayırla yad ediyoruz. İnşallah anmakla birlikte anlamayı da Cenab-ı Allah nasip etsin. Kendisinin o çok önemli, çok üstün idealleri uğrunda çalışmayı, gayret sarf etmeyi Cenab-ı Allah cümlemize, aziz milletimize, hepimize nasip eylesin” diyerek sözlerine başladı.
Necmettin Erbakan’ın aldanmayan, aldatmayan ve vazgeçmeyen yönlerine vurgu yapan Fatih Erbakan, “Erbakan Hoca’mızın feraseti ve bu feraset sayesinde ortaya çıkan aldanmayan, aldatmayan Erbakan özelliği gerçekten son derece önemli. Bu feraseti sayesinde milletimize, İslam alemine adeta bir pusula vazifesini yerine getirdi. Dünyanın başka bir ülkesinde dahi görülmeyecek şekilde 4 tane partisi haksız yere, hukuksuz bir şekilde kapatılmasına rağmen 5’incisini kurarak yoluna devam etme azmini, dirayetini gösteren bir liderdi. 12 Eylül döneminde idamla yargılanmasına rağmen arkasından davasına hizmete devam etmesi, davasından asla taviz vermemesi, vazgeçmemesi de ‘Vazgeçmeyen Erbakan’ özelliğinin en önemli göstergelerindendi. Bugün vefatının arkasından internette videoları, konuşmaları milyonlarca tıklanıyor, izleniyor. Gerçekten her kesimden insan kendisinin siyasi olarak destekçisi olmasa dahi, en uç kesimdeki insanlar bile hayretlerini gizleyemiyor, Erbakan Hoca’yı 20 - 30 sene öncesinden bugün yaşanan gelişmeleri nasıl bu kadar teferruatlı, nasıl bu kadar isabetli bir şekilde öngörmüş ve anlatmış diye hayret ediyorlar. 10, 20, 30 sene sonra bugün atılan bir adımın gideceği noktayı kestirmesi ve bizlerin de böylelikle doğru pozisyon almasını sağlaması gerçekten çok önemli bir özelliğiydi” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü Rektörümüz Prof. Dr. Cem Zorlu’nun yaptığı panele geçildi.
Panelde ilk sözü alan Devlet Eski Bakanı Prof. Dr. Sacit Günbey, gençlerin Necmettin Erbakan’ı tanıması gerektiğini ve onu anlamalarını istediğini söyleyerek, “Başbakanlığın yemeğini yemezdi, evden getirirdi. Bozulan klimanın yerine yenisini aldırmaz, tamir ettirirdi. Devlet imkanlarını boşa harcatmazdı. Türkiye’de aç ve açıkta tek bir insanın dahi kalmaması için çalıştı. Vali ve kaymakamlar, hiç bu kadar vatandaşa kaynak aktarmamıştık diyorlardı. Muhtaç insanların ihtiyaçları karşılanıp iş sahibi yapıldı o dönem. Çok şefkat ve merhametliydi” şeklinde konuştu.
Necmettin Erbakan’ın istişareye önem verdiğini ve bunun sonucunda önerileri hayata geçirdiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, “Erbakan hocayla birlikte Anadolu insanı iktidara geldi. Anadolu insanının önemli yerlere gelmesi ve önemli işler başarması için çabalıyordu. Yerli ve milli vurgusu yapardı her fırsatta. Savunma sanayi ve endüstri alanında yerli ve milliyi savunuyordu. Hocam zamanından önce yaşamıştı. Hocam ilerici bir Müslümandı. Kurduğu havuz sistemiyle savunma sanayisine yatırım yapmak istiyordu ama 28 Şubat ile tüm bunları durdurdular. Ayrıca kıymetli hocam her daim Fethullah Gülen’in çok tehlikeli olduğunu söylerdi” diye konuştu.
Başbakanlık Eski Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, Necmettin Erbakan’ın kendisinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle ilgilenmesini istediğini dile getirerek, “Bölge ile ilgili ne kadar veri varsa toplamıştık o dönem. Erbakan Hocamız bana, ‘Bölge halkı gerçekten ne istiyor?’ diye soruyordu. Bu meseleyi çok ama çok önemsiyordu. O zamana kadar bölgede çok yanlış işler yapılmıştı. Bunları tersine çevirmek, terör sorununu çözmek, eğitim, tarım ve hayvancılık gibi birçok konuda bölgeyi kalkındırmak için çok çaba sarf ettik ancak 28 Şubat ile maalesef tüm bunlar engellendi” dedi.
Erbakan Vakfı Genel Sekreteri Doğan Bekin de, Erbakan’ın D-8’i önemsediğini, İslam dünyasında ayrılıklara son vererek bütünleşmeyi istediğini ifade etti. Bekin, “Erbakan Hoca iktidara gelmeden önce Milli Görüş Hareketinin gücünü gören ve iktidara geldiğinde neler yapılacağını bilen ABD Başkanı Clinton mektuplar göndermişti. Erbakan Hocam, o mektuplara dik duruş sergileyerek politikalarımızdan taviz vermeyeceğimizi vurgulayarak cevap vermişti. Eğer o mektupları tavizkar bir şekilde cevaplasaydı, iktidarda 11 ay değil daha fazla kalabilirdi ancak Erbakan’ın bu konuda duruşu netti” ifadelerini kullandı.