İlahiyat Fakültesinde Hadis-Tasavvuf İlişkisi Konuşuldu

18.10.2016

Üniversitemiz İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda Seyyid Nebil el-Gamrî es-Sûfî es-Suûdî tarafından "Hadis-Tasavvuf İlişkisi" anlatıldı. İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Seyit Bahçıvan’ın Türkçeye tercüme ettiği Seyyid Nebil el-Gamrî, hadis ve tasavvuf arasında nasıl bir ilişki olduğu konusunda dinleyenlere bilgiler verdi.

“Tasavvuf” kavramının sonradan ortaya çıkan terimlerden biri olarak kabul edildiğini kaydeden el-Gamrî, tasavvufun bir mezhep değil İslam’ın “irfânî yorumu” olduğunu ifade etti. Ancak ıstılahın İmam Ahmed bin Hanbel döneminde de kullanıldığını hatırlatan el-Gamrî, Ehl-i tasavvufun Cibril hadisinde ifade edilen “ihsan” yani Allah’ın her an kendisini görüyormuş gibi bir şuur içinde ibadetlerini yapan kimseler olduklarını söyledi.

Her An İzlendiğimizi Kavrayabilmiş Olsaydık Gayrimeşru Şeylere Tevessül Etmezdik

Bugün topluma bakıldığında aile içi huzursuzlukların, insan öldürmelerin çoğaldığını söyleyen Seyyid Nebil el-Gamrî; “Bunlar hep Allah’ı görüyormuş gibi hareket etme davranışını kazanamadığımızdan dolayı olan şeyler. Eğer her an izlendiğimizi kavrayabilmiş olsaydık gayrimeşru şeylere tevessül etmezdik.” dedi.

“Namazda Allah’ın huzurunda olduğumuzun farkında mıyız, yoksa tekbir aldıktan sonra çarşıda pazarda mı dolaşıyoruz?” diye soran el-Gamrî, “Eğer Allah’ın huzurunda olduğumuzun farkında olabiliyorsak ne mutlu bize” diyerek Ehl-i zühdün de bunu yapmaya çalıştığını kaydetti.

Ehl-i zühdü yani Ehl-i tasavvufu ibadet ederlerken kendilerini ibadete vermeye çalışan kimseler olarak tanımlayan Seyyid Nebil el-Gamrî, bu kimselerin bütün çabalarını, bu alana sarf edenler olarak görmemizin yerinde olacağının altını çizdi.

Kim Kur’an-ı Kerim’e,  Sünnete Muhalif Bir Şey Ortaya Atarsa Ona Karşı Çıkarız

Konferansında sufilere karşı yöneltilen bir takım eleştirileri hatırlatan el-Gamrî, “Her ilim dalı içerisinde tenkit yönetebileceğiniz isimler vardır. İslam şeriatına aykırı davranan kişiyi tenkit etmelisiniz. Bu tenkit sonucunda o ilim dalını toptan reddetmemeliyiz. Bu durum tasavvuf için de geçerli olup gerektiğinde sadece ilgili kişiyi reddetmeliyiz tüm tasavvufu değil. Kim Kur’an-ı Kerim’e,  sünnete muhalif bir şey ortaya atarsa ona karşı çıkarız.” dedi.

Bireyin Kur’an-ı Kerim’in ardından Hz. Peygamberin hadislerini sindirdikten sonra tasavvufa yönelebileceğini dile getiren el-Gamrî, sufilerin içerisine sızmış yabancı birileri var ise tek bir kişinin hatası yüzünden mutasavvıflara tenkit oklarını çekmenin doğru olmayacağını hatırlattı.

Hadis ve Kıraat bilim dalı yanı sıra başka dallarda da karşımıza önemli mutasavvıflar çıktığını söyleyen Seyyid Nebil el-Gamrî, hadis karşısında sergilenen tutumların önemli olduğuna da dikkat çekti.

Program soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Paylaş