Mesnevi’den Damlalar Dersleri çerçevesinde Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mohammad Shahriari İlahiyat Fakültesinde ders verdi. Farsça olarak verilen dersin anlık çevirisini ise Doç. Dr. Doğan Kaplan yaptı. Derse; İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcımız Prof. Dr. Hayri Erten, Öğretim Üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Şems Az Yer, Az Uyur, Çok Düşünürdü
Shahriari dersinde; Hz. Mevlana’nın ve ailesinin Belh şehrinden başlayan Halep-Şam-Konya yolculuğunu, uğradıkları şehirlerde karşılaştıkları âlim zatlardan bahsederek yapılan sohbetlerin Mevlana’yı Mevlana yaptığını söyledi. Shahriari: “Uzun yolculuklarının ardından Karaman’a gelen Sultan-ı Ulema 7 yıl Karaman’da kaldı. Alâeddin Keykubat da o dönem Konya’da sultandı. İlimi ve ilim adamlarını çok sever, değer verirdi. Sultan-ı Ulemayı Konya’ya davet etti. Mevlana o zaman 18–19 yaşlarındaydı. Mevlana 37 yaşına geldiğinde ise büyük ölçüde tahsilini bitirmişti.” diyerek bundan sonra Mevlana’nın hayatında önemli bir yere sahip olan Şems-i Tebrizi hakkında ise şunları söyledi: “ Şems küçüklüğünden beri garip bir kişiliğe sahipti. Yaşadığı şehir âlim ve şeyhler şehriydi. 20 yaşına kadar böyle bir ortamda yaşadı. Az yer, az uyur, çok düşünürdü.”
Mevlana Şems’in Aşkının Dilidir
Babasının bir gün Şems’e gönlünün aşk ile dolu olduğunu ama bunu nasıl ifade edeceğini bilmediğini söyleyerek: “Dilin olacak bir şeyh bul kendine.” tavsiyesiyle Şems’in yollara düştüğünü ve 20 yıl süren yolculuğunda karşılaştığı şeyhleri beğenmediğini söyleyen Shahriari: “Şems dalgalı coşkun bir okyanusken Mevlana ise huzurlu, sakin bir okyanus fakat dibinde coşan bir okyanus ve bu iki okyanus bir araya geldi.” diyerek Mevlana ve Şems’in karşılaşma hikâyesini anlattı.
Prof. Dr. Mohammad Shahriar’inin Mesnevi’den Damlalar Dersleri 18 Aralık’ta Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesinde ve 24 Aralık’ta ise İlahiyat Fakültesinde devam edecek.