Prof. Dr. Mohammad Shahriari'nin Mesnevi’den Damlalar Dersleri Devam Ediyor

18.12.2014

Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mohammad Shahriari Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Konevi Amfisinde “Mesneviden Damlalar” konulu dersinin ikincisini verdi. Farsça olarak verilen dersin anlık çevirisini ise Doç. Dr. Doğan Kaplan yaptı. Programa Rektörümüz Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, AKEF Dekanımız Prof. Dr. Mehmet Kırbıyık ile Öğretim Üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Konuşmasına Mesnevi’nin çok pencereli olduğuna dikkat çekerek başlayan Prof. Dr. Mohammad Shahriari Mesnevi’nin her ders farklı bir yönüne deryada bir katre misali değineceklerini ve bu bölümde ise Mevlana’nın kendisini nasıl anlattığından bahsedeceklerini belirtti.

Prof. Dr. Mohammad Shahriari; Mevlana’nın hayatının iki bölümden oluştuğunu belirterek 37 yaşına kadar olan sürenin alim ve kültürlü bir ailede yaşadığı, Konya’ya seyahat ettiği, ilim yolunda hizmet etmeye başladığı ve babası ile Burhanettin Tirmizi sayesinde tanıştığı tarikat sürecini kapsadığını ve bu sürecin ta ki Hz. Şems ile karşılaşana kadar devam ettiğini söyledi.

Mevlana Şems Geldikten Sonra Hürriyetine Kavuştu

Mevlana ve Şems’in karşılaştıkları andan itibaren birinin ürün satıcısı diğerinin ise alıcı olduğunu anlatarak: “ Şems üzerinde dalgaları olan bir okyanus iken, Mevlana ise daha sakin olarak okyanusun çok derinliklerindeki damlalar gibidir. Şems, Mevlana’nın çelişkilerini ve tezatlarını düzeltmek için geldi. Şems-i Tebrizi seyahatine başlamadan önce büyük bir aşkla yanıp tutuşuyordu. Şems’in kararsızlığı aslında kararlılığının göstergesiydi. Kararlı olmak istiyorsak kararsızlığın tarafı olmalıyız. Deniz ne kadar dalgalı olursa olsun içindeki balığı ilgilendirmez, nitekim bizim dünyamız da çok hareketli ama bu önemli olmamalı. Mevlana, Şems sayesinde etrafındaki insanların şekillendirdiği ve onlar için sürdürdüğü esaretli yaşamından hürriyetine kavuşmuştur. Zira Mevlana'nın kaptanı olduğu gemiyi kendisi değil etrafındaki müridler inşa etmiştir. Yönettiği gemi aslında kendi gemisi değildir. Gemiyi de kendisi için değil başkaları için yönetiyordu.” diyen Prof. Dr. Mohammad Shahriari; Mevlana’nın dönüşüm sürecinin Şems ile tanışmasıyla başladığını sadece tanışma hikâyelerinin birkaç kitapla anlatılabildiğini söyledi. Mesnevi, Divan-ı Kebir (Divan-ı Şems) eserlerinin içeriklerine değinerek, bu eserlerde yaşadıkları hikâyeleri, aralarındaki aşk ateşini kısacası onlarla ilgili her şeyin yer aldığını belirtti.

Şems Dalgalı Bir Deniz Gibi Mevlana'yı Salladı

Mevlana’nın dönüşümünü anlattığı gazelinden örnekler vererek devam ettiği konuşmasında “Nereden bilebilirdim ki benim gözlerimi ceyhun kalbimi coşkun yapsın. Benim gibi birini mecnuna çevirsin.” dizelerine yer verip,  yine dönüşümünü bir gemi metaforuyla anlattığından bahsetti. Mevlana’nın ben denizde bir gemi idim. Bir derya geldi ve beni harap etti. Ondan bir sena çıktı. O gemi denizin tüm suyunu içti. O derya susuz bir çöle dönüştü. Sonra yer yarıldı su içine girdi kayboldu.” anlatımındaki çölün Mevlana’nın Hayret makamının bu çölle isimlendirildiğini söyledi.

Neyin Acılı Sesi İnsanın Ayrıldığı Ruhlar Alemine Olan Hasreti İfade Eder

Shahriari; Mevlana’nın eserlerinde geçen “ney”in aslında İnsan-ı Kamil'i temsil ettiğini söyleyerek ney başlangıçta kamış olarak bulunduğu sazlıktan ayrılmış ve bu ayrılık onun nasıl acı acı feryadına sebep olmuşsa ruhlar aleminden gelen bedende de yani kamil insanda da o ruhani aleme hasret başlamıştır.” diyerek dersini bitirdi.

Shahriari'nin 3. dersi 24 Aralık Çarşamba günü İlahiyat Fakültesi 118 nolu amfide saat 13:30'da gerçekleşecek.

Paylaş